Search
English Turkish Sentence Translations Page 1983
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| You are going down, bubble boy. | İşin bitti, balon çocuk. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You are a probably right, a bubble Will. | Muhtemelen haklısın, Balon Will. Garip bir Avusturya şivesi oldu. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Not...Not Asian at all. | Asya ile alakası bile yok zaten. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, no. Marcus! | Olamaz! Marcus! | About a Boy-5 | 2014 | |
| May I ask a favor? May I prevent you | Bir iyilik isteyebilir miyim? İstemeni engelleyebilir miyim? | About a Boy-5 | 2014 | |
| shove off, I want to turn | Hazır sen gidecekken, servis kapısını mayalama merkezine dönüştürmek istiyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| so I can brew my own ginger kombucha | Böylece doğum destek sınıfım için... | About a Boy-5 | 2014 | |
| for my doula class. It's a natural anti nauseal, | ...kendi kombu çayımı mayalayabilirim. Mide bulantısına bire bir. Haberin yok mu? | About a Boy-5 | 2014 | |
| So can I borrow some tools to really seal off | Senin tarafını kapatmak için alet edevat alayım mı? | About a Boy-5 | 2014 | |
| your side? All I really heard was | "Hazır sen gidecekken" dedin ya, bu kadar içten bu kadar net bir duygu olamaz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm just deeply touched by the whole... | Gerçekten kalbim kırıldı. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Might I remind you | Aylar önce hayatımızdan çıkıp gittiğini ve yaralarımızın daha yeni iyileştiğini... | About a Boy-5 | 2014 | |
| months ago, but that now our scars have completely healed. | ...hatırlatmama gerek var mı? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I am going to build your fermentation station for you. | Senin yerine ben yaparım orayı. Çok naziksin, Will. | About a Boy-5 | 2014 | |
| It's also very egotistical. I'm sorry? | Aynı zamanda da çok egoistçe. Anlamadım? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Marcus and I don't need your help anymore. | Marcus'la yardımına ihtiyacımız yok artık. Sensiz de gayet iyi idare ediyoruz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Marcus just asked for my help finding... | Marcus da daha biraz önce yardım... Aletleri ver sadece. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Wait, babe, have you even rented a moving truck yet? | Bir dakika, hayatım. Nakliye tuttun mu? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, I'm not just gonna throw my guitars | Gitar ve enstrümanlarımı bir kamyonun arkasına atamam. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Have you packed anything yet? | Kolilemeye başladın mı peki? Evet, çoğu bitti. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Just some odds and ends left. Well, then show me. | Ufak tefek birkaç tane şey kaldı. Göstersene o zaman. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Show me what you've done. I wanna see it. | Neler yaptın bakayım. Görmek istiyorum. Sorun şu ki: iPad'imin kamerası... | About a Boy-5 | 2014 | |
| has been super weird lately, and it's making things | ...son zamanlarda iyice garipleşti. Her şeyi paketlenmemiş gibi gösteriyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| look super un packed. You haven't packed a thing. | Hiçbir şeyi kolilemedin. Tamam, kolilemedim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| But I got bubble wrap. That's mission critical. | Ama balonlu ambalaj aldım. Önemli olan da bu zaten. | About a Boy-5 | 2014 | |
| All right, listen. I get it. | Tamam, anladım. Taşınıyorsun, evini satıyorsun... | About a Boy-5 | 2014 | |
| It's an emotional time for you right now. | Senin için gerçekten duygusal bir an. Hayır, hayır. Duygusal falan değil. | About a Boy-5 | 2014 | |
| There's no emotion. It's just stuff. | Duygusallığa gerek yok. Sadece mal mülk bunlar. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm gonna do it. I have an idea. | Ben hallederim. Aklıma bir fikir geldi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| How about this? You rent a truck, | İyi dinle. Sen kamyon tutarsın. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I fly out there and we drive your stuff back | Ben de oraya gelirim ve eşyalarını New York'a beraber getiririz. Hem böylece... | About a Boy-5 | 2014 | |
| to worry about, you know, your precious guitars. | ...kıymetli gitarın için de endişelenmemiş olursun. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Is that doable? Yeah, it's way doable. | Bu mümkün mü ki? Evet, tabii ki de mümkün. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I have a bunch of vacation days I have to use or lose, | Kullanmam ya da israf etmem gereken bir sürü izin günüm var. | About a Boy-5 | 2014 | |
| and we've barely seen each other because of my crazy schedule. | Ayrıca yoğunluğumdan dolayı da zar zor görüyoruz birbirimizi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Driving cross country with my stuff in a truck | Sevgilim ve eşyalarım ile bir uçtan öbür uca kamyon seyahati. | About a Boy-5 | 2014 | |
| and my lady in a truck. | Haksız mıyım? Will'in zamanı... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh, I'm gonna have to get a truck hat. | Buna uygun bir şapka almam lazım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Great. Okay, so then I'll take care | Güzel, o zaman biletlerle ben ilgilenirim. Çarşamba günü de oraya gelirim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Okay. Uh, wait, wedne... | Biliyor musun? Bunu yapamayacağım. Tamam. Ne? Çarşam... Çarşambaya iki gün... Bir dakika, hayatım. Çağrı cihazım. Bekle. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Wednesday's in two days. Um, babe, it's surgery. | Çarşambaya iki gün var. Ameliyat varmış, hayatım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I love you. Wednesday's in two days. | Seni seviyorum. Çarşambaya iki gün var. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Pack your stuff, okay? Do you hear me right now? 1 | Eşyalarını kaldır, tamam mı? Duyuyor musun beni? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Bye, baby. I love you. | Hoşça kal, hayatım. Seni seviyorum. Bağlantı mı koptu? İki günde... | About a Boy-5 | 2014 | |
| Marcus! | Marcus! Will? Ne işin var burada? | About a Boy-5 | 2014 | |
| We got two days to find you a new best friend | Benim yerime bir arkadaş bulabilmek için iki günümüz var. Başarabilir miyiz? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah... | Pekâlâ. | About a Boy-5 | 2014 | |
| We got this. | Bu iş tamam. | About a Boy-5 | 2014 | |
| So, Douglas, I'm assuming like Marcus here, | Douglas, ben Marcus'u temsil ediyorum. Spordan korkuyorsun ve beceremiyorsun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Perfect. Uh, so what do you like to do | Mükemmel. Kendi kendineyken neler yapmaktan hoşlanırsın? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm into aeronautical memorabilia. | Havacılık koleksiyonuna meraklıyım. Pardon? Kusma çantası topluyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Dork! | Salak! Sıradaki. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm into mooing. | "Mö"lemeye bayılıyorum. Mö... | About a Boy-5 | 2014 | |
| It just became so clear, you know? | Artık her şey çok net. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Marcus can't find a kid his own age to be | Marcus yaşıt bir arkadaş edinemiyor. Çünkü sosyal ve duygusal bakımdan çok alttalar. | About a Boy-5 | 2014 | |
| So I need to find him an adult best friend. | Ona yetişkin bir arkadaş bulmam lazım. Muhtemelen bu arkadaşın adı da Andy. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I have three kids under the age of six. | Altı yaşından küçük üç tane çocuğum var ve diğeri de yolda. | About a Boy-5 | 2014 | |
| He's mean to me. And the rivalry thing? | Beni aklına koymuş zaten. Rekabeti de gerçekten garip. Ne rekabeti? | About a Boy-5 | 2014 | |
| What are you talking about? You don't see it? | Ne diyorsun sen? Farkında değil misin? | About a Boy-5 | 2014 | |
| He's constantly competing with me for your affection. | Seninle yakınlaşmak için benimle rekabet içerisinde. | About a Boy-5 | 2014 | |
| It's so obvious and it's so one sided, | Çok net ve tek taraflı bir şey. Ben bu konuda onunla yarışmıyorum. | About a Boy-5 | 2014 | |
| that's ridiculous. 'Cause I'd win. | Çok gülünç olurdu zaten. Çünkü ben kazanırdım. Ben kazanırdım, değil mi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Would you do it for my video village? | Oyun setim için yapar mısın peki? Dalga mı geçiyorsun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| 60 inch ultra 4k high def TV... | 60 inç 4k ultra HD televizyon. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Throwing in the games? Everything. | Oyunlar da dahil mi? Hem de hepsi. | About a Boy-5 | 2014 | |
| That controller isn't even out yet. | Bu kumanda daha piyasada bile yok. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'll be his friend. Yeah, baby! | Arkadaşı olacağım. İşte bu be! En iyi arkadaşı olacağım! İşte bu! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Hey, Will. Hey! | Selam, Will. Selam. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Sorry about the whole friends thing. | Arkadaş meselesinden dolayı özür dilerim. Tek başıma takılmayı öğrensem yeter. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Why fly solo when you can | Yeni arkadaşın Andy ile takılmak varken neden tek başına takılasın ki? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Pass. Who else you got? | Boş ver. Başka kim var? Biraz önce "boş ver" mi dedi o? | About a Boy-5 | 2014 | |
| You see the stink eye? You see it? | Görüyor musun şu kem gözlüyü? Görüyor musun? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm not asking him for his help. | Yardım istemeyeceğim. Kendim yapacağım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh... oh! Bugger! | Lanet olsun! | About a Boy-5 | 2014 | |
| Oh. Okay. | Pekâlâ. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Nah, it's fine. | Sorun olmaz. | About a Boy-5 | 2014 | |
| What the hell? Hello, there. | Ne oluyor be? Merhabalar. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Gosh, look, it went all the way through, didn't it? | Hepsini aldı götürdü, değil mi? Dalga mı geçiyorsun sen? 1 | About a Boy-5 | 2014 | |
| Well, don't get your knickers in a twist. | Boş yere sinirlenmesene. O kadar kötü değil. O kadar da kötü değil mi? | About a Boy-5 | 2014 | |
| I have a broker showing this house in three days. | Üç gün sonra evi göstermek için acenta gelecek. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm thinking it's less than ideal to show a house | Duvarda krater açılmamışken göstersem daha iyi olurdu sanırım. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I will fix it. | Hallederim ben. Sakın! Berbat bir fikir. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I'm gonna have to stop what I'm doing | Yaptığım işe ara vermem lazım ki senin servis kapını tamir edeyim. | About a Boy-5 | 2014 | |
| but also build your stupid kombucha closet | Bir de aptal kombu çayı dolabını yapayım ki etrafa zarar vermeyesin. | About a Boy-5 | 2014 | |
| No, no, no, no. | Hayır, hayır. Senden hiçbir şey yapmanı istemiyorum, Will. | About a Boy-5 | 2014 | |
| I just need some proper bloody tools | Yapış yapış sapı olmayan uygun aletlere ihtiyacım var sadece. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Although you might not need my help, your son Marcus | Senin yardımıma ihtiyacın olmasa da oğlun Marcus'un, benim yerime... | About a Boy-5 | 2014 | |
| to replace me. Thus, The Dating Game setup | ...bir arkadaş bulmak için ihtiyacı var. Gördüğün Tanışma Oyunu da bu yüzden kuruldu. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Wha... wha... wha... what? | Ne? Üç tane arkadaşım aday olarak geliyor. | About a Boy-5 | 2014 | |
| and Marcus is gonna choose which one he likes best. | Marcus da içlerinden en beğendiğini seçecek. | About a Boy-5 | 2014 | |
| You're playing a game to set a date with my child? | Oğlumla tanışmaları için bir oyun mu hazırlıyorsun? Kafayı mı yedin sen? | About a Boy-5 | 2014 | |
| To help Marcus find a friend... | Marcus'un arkadaş bulmasını sağlamak için. | About a Boy-5 | 2014 | |
| An adult like me who will be sympathetic | Benim gibi bir yetişkin de bu garip ama özel dostuma sempatik gelecektir. | About a Boy-5 | 2014 | |
| because that's what he needs. | Çünkü ihtiyacı olan şey bu. Will, Will. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Your head is so far up your ass | Senin götün iyice kalmış. Tabii bunun Marcus'a arkadaş bulmak için... | About a Boy-5 | 2014 | |
| of finding Marcus a friend. | ...en iyi yöntem olduğunu düşünüyorsan. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Do you have a better idea? Why don't you just teach him | Daha iyi bir fikrin var mı? Biraz sosyal beceri kazandıramaz mısın? | About a Boy-5 | 2014 | |
| Why don't you tell him how you made | New York'ta nasıl arkadaş edindiğini anlatamaz mısın? | About a Boy-5 | 2014 | |
| My friends in New York? Yeah. | New York'taki arkadaşlarım mı? Evet. Peki. | About a Boy-5 | 2014 | |
| Yeah, all right, I mean, I met my... I met my, uh, | Yani, orada... Asiago dostum Edelman ile tanıştım. | About a Boy-5 | 2014 |