Search
English Turkish Sentence Translations Page 179668
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| It's nice to put Tommy to sleep, but since he's got a silly mum | Tommy'i uyutmak güzeldi, fakat şaşkın bir annesi olduğu için,... | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| there'll be no more Babbinsko story for him. | ... dinlediği belki de son Diago hikâyesi olmuştur. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| With one bottom you can't sit on two chairs. | Bir kıçla iki sandalyeye oturamazsın. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| That's rude of you. Are you criticising my backside? | Kıçım hakkında konuşuyorsun, demek? Bu oldukça kaba oldu. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| No, you've a wicked arse. | Hayır canım, mükemmel bir kıçın var. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| When do they lock the building? At ten. | Kapıyı ne zaman kilitliyorlar? Saat on'da. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| It could have been a beautiful night. | Yazık, harika bir gece olabilirdi. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| And man is part of the natural world, | Günümüzün modern dünyasında,... | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| something we often tend to forget in our modern world. | ...insanoğlunun doğanın bir parçası olduğu gerçeğini unutma eğilimi içerisindeyiz. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| And what is the thread that unites all creatures? | Peki, tüm canlıları birleştiren bu bağ nedir? | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Sincere love. | Gerçek aşk. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| One poet described it like this. | Bir şair bunu şöyle dile getirmiş: | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| "On the hillside behind the village one birch inclines towards another. | "Köyün yamacında, bir huş ağacı diğerini kucaklıyor. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Embrace me, my darling, like that graceful birch." | Sarıl bana aşkım, o zarif huş ağacı gibi." | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| A surprise. | Sürpriz olsun! | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Do you Bedrich Rezac willingly take as your wife... | Siz Bay Bedrichu Rezac, gelin hanım Bayan Jibvinou Kvardovou'yu... | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Thanks! I owe you one. | Teşekkürler! Sana borçlandım. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| I'll join you after my shift. You won't come. | Benim çalışmam gerekiyor ama vardiyam bittikten sonra size katılırım. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Honest to God. I'll leave my wife here as guarantee. | Teminât olarak karımı sizinle bırakıyorum. Görüşürüz! | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| But... it's only for family members. Oh, come on. | Ama bu sadece aile dostları için. Mutlaka gel! | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| So how did you get on without me? Alright. | Bensiz işler nasıl gitti bakalım? İyi gitti. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Nice wedding. And the military march got to him. I wish you could have... | ...bize sürpriz bir gezi satın aldığım için aptal olmalıyım. Güzel bir düğün oldu. Askeri marş çok hoşuna gitti. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| ...seen him. | Görmeni isterdim. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Mr Tkaloun, are you in there? | Bay Tkaloun, orada mısınız? | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| I had to. And do you know why? Labour costs too much. | Almak zorundaydım. İşçilik maliyetleri çok yüksek, biliyorsun. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| But you can stay part time. Someone has to sort these bottles. | Ama günde birkaç saat çalışabilirsin. Birinin şişeleri ayrıştırması gerekiyor. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| They haven't figured out how to sort them. | Ayrıştırma işlemini çözüme ulaştıramadılar. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| There'll be a rail so they won't fall off. | Henüz tamamlanmadı. Düşmeleri engellemek için, kenarlara ray yapılacak. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| I won't be staying. I wouldn't be happy here. | Devam etmeyeceğim, Müdür Bey. Artık burada mutlu olamam. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| What'll it be? Vodka. Make it a double. | Ne içersin? Votka, duble olsun. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| What was that city council official doing at the reception? | Belediye memurunun düğün eğlencesinde ne işi var? | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Weddings are his job. | Nikâh memuru olduğunu hatırlatırım. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Then he should do his job. | O zaman sadece nikâh kıysın. Sonra da evine gitsin. Ya da ofisine. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| And go home or back to his office. | Düğün eğlencesinde ne bulursa yalayıp yutmasın, beleşçi! | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| He's also my student. He saw me so he followed us in. | Kendisi benim öğrencim. Düğünde beni gördü ve peşimize takıldı. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Not a very bright one at that. | Pek de patavatsız biriymiş. Almanlar böylesine yüz vermez. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Shouldn't be allowed to speak in public. | Böyle kişilerin halk arasında konuşmalarını yasaklamalılar. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| How can I be jealous of some Hundertwasser. | İsmi Hundertwasser olan birini nasıl kıskanabilirim ki. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| His name is Wasserbauer. | Adı Wasserbauer. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| What did he whisper that made you shriek like a lunatic? | Bana ilginç gelen,... | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| For God's sake you could be his mother! | Annesi olacak yaştasın! | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Do you like him? | Yoksa ondan hoşlanıyor musun? | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| He's sweet. And attentive. | Mülayim biri. Aynı zamanda kibar. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Sweet? He's a pervert, that's what he is. | Mülayim mi? Sapıtmış bir hergele o. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Do you know what you two looked? | Keşke kendinizi dans ederken bir görebilseydin. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| That's just your imagination. I was in the mood. | Sana öyle gelmiş. Sadece keyfim yerindeydi. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| It's been a long time since I felt like that. | Uzun bir zamandan sonra keyfim yerindeydi. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| And you do this to me on the eve of our fortieth wedding anniversary | Ve sen bunu bana evililiğimizin 40. yıldönümü arifesinde yapıyorsun! | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| after I bought us a surprise trip, | Hırsızları yakalattığımda aldığım ödül parasıyla,... | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| with the reward I got for catching that thief. | ...bize sürpriz bir gezi satın aldığım için aptal olmalıyım. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| It's back to sleeping pills, for me. | Bu gece ilaç içmeden uyuyamayacağım, anlaşıldı! | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| So that trip tomorrow is an anniversary surprise. | Demek yarınki gezi yıldönümü sürpriziydi. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| How sweet of you. | Çok hoş bir düşünce. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| We missed you. I missed you too. Aren't you hot? | ...aslında bilgisayarda var olan bir kavram olduğunu bilmiyordum. Seni özledik. Ben de sizi. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| People can see in. Draw the curtains then. | Gören olur. Perdeleri kapatın, öyleyse. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| She doesn't want to. | Soyunmak istemiyor. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Isn't my lovely one here? No, Karel, she's not. | Benim biricik sevgilim burada mı? Yok, Karel. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| She's a sexual tornado, right? | Dasha seksi bir kasırga gibi, değil mi? | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| What are you staring at? | Sen neye bakıyorsun öyle? Gerçekten inanılır gibi değil. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| For God's sake, where are you going? | Nereye gidiyorsunuz? | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| To swim! | Yüzeceğiz. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| We're going to miss that bus. No we're not. | Otobüsü kaçıracağız. Endişelenme, kaçırmayız. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Got a scarf? It's going to be windy. | Yanına kaşkol al, hava rüzgârlı olacak. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Windy? There isn't a leaf stirring outside! | Rüzgârlı mı olacak? Dışarıda yaprak oynamıyor! | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Not here, but there it's going to be windy. | Burası değil, ama orası rüzgârlı olacak. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| At this rate it won't matter. | Eğer otobüsü kaçırırsak, bunu öğrenme şansımız olmayacak. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Take warmer shoes. But it's hot outside. | Botlarını giy. Soğuk olacak. Ama dışarısı sıcak. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| It's hot here, but cold there. | Burası sıcak fakat gideceğimiz yer öyle olmayacak. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Are we going to the North Pole? Where's my compass? | Kuzey kutbuna mı gidiyoruz? Pusulam nerede? | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| We're not going to miss the bus, Helena has arranged a car. | Otobüsü kaçırmayacağız, Helena bir araba ayarladı. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Helena? A car? I guess she's found someone. | Helena araba mı ayarladı? Sanırım kendine yeni birini buldu. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Are you all right, Dad? Couldn't be better. | Baba, iyi misin? İyiyim. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| So where are we going? Head for Benesov, Mr... | Nereye gidiyoruz? Benešov'a gidiyoruz,... | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Landa. | Soyadım Landa. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| So Benesov it is. | Demek Benešov'a gidiyoruz. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| I've got a map here. | Yanımda detaylı bir kroki getirdim. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| It's his secret plan. | Babamızın gizemli sürprizleri, biliyor musun? | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| That was the first thing I asked Robert. | Robert'e ilk sorduğum şey bu oldu. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Fill them in a bit. | Sana biraz ruj sürelim. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| You're right lip's a bit thin here. That's what I mean. | Nereye süreyim, üst dudağım çok ince. Dudakların gayet güzel. Korkma, sür. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Too many trucks on the road. Fucking awful, mate. | Yolda ne kadar çok kamyon var. Çok kötü, dostum. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| That's how computer geeks talk. | Bilgisayar dahileri böyle konuşuyor işte. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Wasn't the deputy at your school also a Landa? | Sizin okuldaki müdür yardımcısının ismi de Landa'ydı, değil mi? | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Those Landas are... ...everywhere. | Landa ismi... ... çok fazla var. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Don't you think computers are taking children away from books? | Peki Mühendis Bey, bilgisayarların çocukları... | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| And that computer slang... | Ve de şu bilgisayar argosu... | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Landa... not you, but that deputy of ours, | Landa... sen değil Mühendis Bey, bizim müdür yardımcısı,... | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| he told a kid to 'bin' some trash and the kid did nothing. | ...bir keresinde öğrencisine "Çöp kutusuna at" dediğinde,... | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| So I got angry because | Bunun üzerine sinirlendim, çünkü "çöp kutusu" diye kasdedilen şeyin,... | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| I didn't realise that the bin was in the computer. Remember that, Mr...? | ...aslında bilgisayarda var olan bir kavram olduğunu bilmiyordum. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Dad, he can't remember that because it happened with that other Landa. | Lütfen Baba, Robert nasıl hatırlasın, sen bu olayı diğer Landa ile yaşamışsın. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Right you are, I'm going senile. I noticed that a long time ago. | Evet, haklısın. Şimdiden saçmalıyorum. Çoktandır bunun farkındayım. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Right, Robert! To the right here! | Sağa dön, Robert! Sağa dön! | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Robert? Mr Landa. | Robert mi? Lütfen Mühendis Bey'e saygılı ol! | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Excuse him, please. | Kusura bakma, babamız bazen cahil biri gibi davranıyor. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| I'm sorry I was distracted. | Özür dilerim. Rotacı olarak daha dikkatli olmalıyım. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Forget it. Please call me Robert. | Sorun değil. Rahat ol. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Robert. | İsmi Robert, Helen. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| Well, certain things are starting to add up. | Şimdi bazı şeyler açığa çıkmaya başladı. | Vratne lahve-1 | 2007 | |
| I only just found out too. Let's just laugh it off. | Helen, ben de işlem hâlâ devam ediyor. Sadece şaka olduğunu düşün. | Vratne lahve-1 | 2007 |