Search
English Turkish Sentence Translations Page 15201
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Jesus! Let her work, ok? | Tanrım! Bırak çalışsın, tamam mı? Tanrım! Bırak da çalışsın, tamam mı? | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Before you leave... bring a new bottle to the bar. Thanks | Çıkmadan önce... Bara yeni bir şişe getir. Teşekkürler. Gitmeden... bara yeni bir şişe getir. Teşekkürler. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Hello? Hi. | Merhaba? Merhaba. Merhaba? Merhaba. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
How are you? I'm ok. I'm working. | Nasılsın? İyiyim, çalışıyorum. Nasılsın? İyi, çalışıyorum. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
I thought maybe you could use a coffee break. | Bir kahve molası verebileceğini düşündüm. Bir kahve molası verirsin diye düşündüm. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Thank you. You're welcome. | Teşekkür ederim. Önemli değil. Teşekkürler. Önemli değil. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
You doing okay? | Her şey yolunda mı? İyi misin? | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Yeah, I'm fine. I'm sorry that I ran out on you the other night. | Evet, iyiyim. Seni geçen gece tek bıraktığım için üzgünüm. Evet, iyiyim. Dün sana çarptığım için üzgünüm. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
It's okay. It's fine. I just.... | Problem değil. Her şey yolunda. Sadece.... | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Finished my shift. | ...değişimimi bitirdim. vardiyemden yeni çıkmıştım. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
I walk by here all the time so I thought I'd drop. | Her zaman buraya uğrarım, yani uğramaktan vazgeçeceğimi düşündüm. Hep buradan geçiyorum. Bu sefer uğrayayım dedim. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
I should probably get going. | Gitsem iyi olur. Belki gitsem iyi olur. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
I was going to make some breakfast. | Kahvaltı yapacaktım. Kahvaltı hazırlayacaktım. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
I'm starving. | Açlıktan ölüyorum. Açım. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Ok, come in Yeah.? | Tamam, içeri gel. Sahi mi? Pekala, gel içeri. Peki. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
You can really cook. | Gerçekten iyi pişiriyorsun. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
I used make this for my son every Sunday. | Bunu her pazar oğlum için yapardım. Eskiden her pazar bunu oğluma yapardım. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Used to? | Yapardım? Eskiden mi? | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
He's home. | Şu an evde. O evde. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Home? Where is home? | Ev mi? Evi nerede? Ev neresi? | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
El Salvador. | El Salvador. El Salvador. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
It's a long way from home. | Evden çok uzak bir mesafe... Buradan çok uzakmış. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
It must be hard being away from your family. | Ailenden uzak olman zor olsa gerek. Ailenden uzak olması zordur senin için. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
It's very tough. | Çok zor. Çok zor. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
What's his name? | Adı ne? İsmi ne peki? | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Oliver. | Oliver. Oliver. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Oliver. It's a great name. | Oliver. Güzel isim. Oliver. Güzel isim. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Not very Spanish sounding, but a great name. | Kulağa İspanyolca gibi gelmiyor, fakat güzel isim. Latin ismi gibi değil ama güzel bir isim. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
It's "Olibiero". | Aslında Olibiero. Aslında Olibero. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
He wants to come to America, | Amerika'ya gelmek istiyor. Amerika'ya gelmek istiyor. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
so he makes me call him Oliver. Of course. | Bu yüzden bana Oliver diye hitap ettiriyor. Tabi. O yüzden Oliver dememi istiyor. Tabii ya. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
That smells great. | Mükemmel kokuyor. Kokusu çok güzel. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
It's gonna be good. | Güzel olacak. Güzel olacak. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
This is fantastic. | Enfes. Bu inanılmaz. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Thank you so much. | Çok teşekkür ederim. Teşekkür ederim. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
I thought I died and gone to heaven. | Öldüğümü ve cennete gittiğimi sandım. Öldüm de cennete gittim sanki. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Was it something I said? | Kötü bir şey mi söyledim? Dediğim bir şeyden dolayı mı? | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
It's mt boy. | Çocuğum... Çocuğum aklıma geldi. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
He's very sick you know. | Biliyorsun, o çok hasta. Çok hasta, bilirsin. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
And that's why I'm here. | Ve bu yüzden buradayım. O yüzden buradayım. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
I have to make enough money for the operation. | Ameliyat için yeterli parayı biriktirmeliyim. Ameliyat için gerekli parayı toplamam gerek. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
I'm sure you'll do the best you can. | Elinden gelenin en iyisini yapacağına eminim. Eminim en iyisini yaparsın. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
I'll do whatever it takes. | Her ne olursa yapacağım. Ne gerekirse yapacağım. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
It's getting late. I have to get back to work. | Saat geç oluyor. İşe geri dönmem gerek. Geç oluyor. Benim işe dönmem lazım. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Yeah. | Peki. Evet. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
I'll pray for your boy. | Çocuğun için dua edeceğim. Çocuğun için dua edeceğim. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Mom where were you? | Anne, neredeydin? Nerelerdeydin? | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Did you get the birthday gifts? | Doğum günü hediyesi aldın mı? Doğum günü hediyeni aldın mı? | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Can I speak to him? | Onunla konuşabilir miyim? Onunla konuşabilir miyim? | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Mom please, can I speak to him? | Anne, onunla konuşabilir miyim? Anne, lütfen. Onunla konuşabilir miyim? | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Mom, please! | Anne, lütfen! Anne, lütfen. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Hi, my sweet baby. | Merhaba, küçük tatlı bebeğim. Merhaba, tatlı oğlum benim. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Happy birthday... to you | Mutlu yıllar sana. Mutlu yıllar... sana! | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Happy birthday to you | Mutlu yıllar sana. Mutlu yıllar sana! | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Happy birthday dear Oliver | Mutlu yıllar, sevgili Oliver. Mutlu yıllar, canım Oliver'a! | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Happy birthday to you. | Mutlu yıllar sana. Mutlu yıllar sana! | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
So... | İşte... İşte, | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
come on, try it. | Hadi dene. Hadi, dene şunu. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
It's your favorite food. | En sevdiğin yemek. En sevdiğin yemek. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
You like it? | Sevdin mi? Sevdin mi? | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
I'm glad. | Sevindim. Sevindim. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
So tell me, did you get your presents? | Söyle bakayım, hediyelerini beğendin mi? Peki de bakalım, hediyeni aldın mı? | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
My English is so much better. | Benim İngilizcem çok daha iyi. Bilirsin, İngilizcem çok daha iyi. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
I almost have no accent. | Neredeyse aksansız konuşuyorum. Aksanım bile yok neredeyse. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
But sometimes it's good to have a little accent | Ama bazen biraz aksan olması iyidir. Ama bazen aksanlı konuşmak da güzeldir. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
I think it reminds you of where you from. | Bence sana nereden geldiğini hatırlatıyor. İnsana nereden geldiğini hatırlatıyor. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
What about my English? | Ya benim İngilizcem? Benimki nasıl? | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Your English is better than mine. | Senin İngilizcen benimkinden iyi. Senin İngilizcen benimkinden daha iyi. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
I'll be home soon, baby. | Yakında evde olacağım, bebeğim. Yakında eve geleceğim, bebeğim. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
And you'll get your operation and you'll be healthy | Ve ameliyatını olacaksın ve sağlıklı olacaksın. Sen de ameliyat olup sağlığına kavuşacaksın. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
And strong like a lion. | Ve aslan gibi güçlü olacaksın. Kaplan kadar güçlü olacaksın. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
So tell me, do you wanna come and live with me in America? | Söyle bakalım, gelip benimle Amerika'da yaşamak ister misin? Söyle bakalım, buraya gelip anne ile yaşamak ister misin? | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
And live happily ever after? | Ve hiç olmadığı kadar mutlu yaşamak? Sonsuza kadar mutlu yaşarız. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Like a fairy tale? | Peri masallarındaki gibi mi? Peri masallarındaki gibi mi? | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Like a fairy tale | Peri masallarındaki gibi. Aynen öyle. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Grandma too? | Ya anneannem? Büyükanne de mi? | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Yeah, grandma too. | Evet, anneannen de. Evet, büyükanne de. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Wait here. | Burada bekle. Bekle burada. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Happy birthday, baby. | Mutlu yıllar, bebeğim. Mutu yıllar, canım. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
You ready to blow. | Üflemeye hazır mısın? Söndürmeye hazır mısın? | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
But make your wish first. | Ama önce bir dilek dile. Öncelikle bir dilek tut. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
You're finished? Yeah. | Bitirdiniz mi? Evet. Bitirdiniz mi? Evet. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Hello, baby. How are you? | Merhaba, bebeğim. Nasılsın? Merhaba, bebeğim. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
It's mommy. | Ben annen. Anne arıyor. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
I'm calling to tell you that I'll be home very soon | Sana yakında evde olacağımı söylemek için arıyorum. Yakında orada olacağımı haber vermek için aradım. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Mommy just needs to make one more check. | Anne son bir kontrol daha yapmalı. Annenin sadece bir maaş daha alması yetiyor. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Okay? | Tamam? Tamam mı? | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Go back to sleep. | Yatağına dön. Uykuna dön. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Alright | Pekâlâ. Tamam. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Hey, you okay? | Hey, iyi misin? Hey, iyi misin? | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Can you come inside with me for a little bit. | Benimle biraz içeri gelir misin? Benimle az içeri gelir misin? Evet. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
I'm so sorry. It's all right. | Üzgünüm. Problem değil. Afedersin. Önemli değil. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Can I tell you something and you won't think I'm crazy? | Sana bir şey söyleyebilir miyim? Ama delirdiğimi düşünmeyeceksin. Sana bir şey diyeceğim ama delirdiğimi düşünmeyeceksin? | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Trust me, I've seen crazy... | Güven bana, deli gördüm... İnan bana, birçok deli gördüm, | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
...and you're not it | ...ve sen onlardan değilsin. sen onlardan biri değilsin. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
This place I think it's haunted. | Sanırım bu yer perili. Bu yer bana hayaletli gibi geliyor. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Now you think I'm crazy. | Şu anda deli olduğumu sanıyorsun. Şimdi delirdiğimi düşünüyorsun. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Well, it could be. I mean it's and old place and... | Yani, olabilir. Demek istediğim, burası eski bir yer... Olabilir. Çok eski bir yer... | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
...lot of crazy things probably happened here over the decades. | ...ve onlarca yılı aşkın süredir muhtemelen pek çok çılgınca şeyler oldu. ve onlarca yıldır burada manyak olaylar olmuştur. | Devoured-1 | 2012 | ![]() |
Why don't you quit this place... | Bu yeri bıraksan ya? Neden burayı bırakıp... | Devoured-1 | 2012 | ![]() |