Search
English Turkish Sentence Translations Page 147879
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Could I use your laptop? | Bilgisayarınızı kullanabilir miyim? | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
The phone, please. And get me my son. | Telefon lütfen. Sonra da beni oğluma bağlayın. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
It's me. Am I disturbing you? | Benim. Rahatsız etmedim ya? | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Standing in the shower? Not standing, but lying. | Duşta mı dikiliyorsun? Ayakta değilim, uzanıyorum. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Alone? | Tek başına mısın? | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
I found your heart trouble on the cards now. | Şimdi kartlara bakarken, kalbinin sıkıntısını gördüm. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
I have a trouble of the heart. | Kalp rahatsızlığım var. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Change something about your life! | Hayatında bir şeyleri değiştir. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
What's the matter? Let's wait. | Sorun nedir? Bekleyelim. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
I've found out that my girl Malgorzata | Sevgilim Malgorzata'nın... | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
is looking for me. | ...beni aradığını farkettim. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
She can't find me. I've left no address. | Beni bulamaz. Adres bırakmadım. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
There's only one train. | Sadece bir tren var. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
What time does it come? I don't know. | Saat kaçta geliyor? Bilmiyorum. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Check in the Net. | İnternet'ten bakın. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
It's postponed. The donor's not ready. | Ertelendi. Donör hazır değil. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
When do you think he will be? | Ne zaman hazır olur? | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Not before the evening. | Akşama kadar hazır olmaz. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
You can have lunch. | Öğle yemeğinizi yiyebilirsiniz. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
By the way. May I too? | Bu arada, ben de yiyebilir miyim? | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
No way if the transplant is tonight. | Nakil bu gece olacaksa, kesinlikle hayır. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Are we going back? | Geri mi dönüyoruz? | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
I'd like to see her. | Onu görmek istiyorum. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
But you know women. They say this and do that... | Kadınlar nasıldır bilirsin. Sağı solu belli olmaz. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
And think something else. | Ve başka şeyler düşünürler. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
No one knows... what they feel. | Onların ne hissettiklerini kimse bilemez. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
So we go back to the hotel | Öyleyse otele dönüp... | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
and we do what you've decided? | ...yapmaya karar verdiğin şeyi yapalım mı? | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
I'd wait till tomorrow. | Yarına kadar bekleyeceğim. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
If this is no problem for someone to pay for my hotel room. | Otel parasını ödeyen kişi için zorun olmazsa tabii. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Where from? Warsaw. | Nerelisin? Varşova. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
If she's hitchhiking? | Ya otostop yapıyorsa? | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
What if she is? Do I have to explain?! | Ne olmuş yapıyorsa? Açıklamak zorunda mıyım? | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Weren't you supposed to fly to lreland today? | Bugün İrlanda'ya uçmuyor muydunuz? | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
What's it to you? | Sizi ilgilendirir mi?? | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
I'm Stefan's friend... | Ben Stefan'ın arkadaşıyım. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
if you know what I mean. He's all right. Isn't he? | Ne demek istediğimi bilseniz. O iyi, değil mi? | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
But he's alive? Yes. | Hayatta, değil mi? Evet. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Been his friend for long? | Uzun zamandan beri mi arkadaşısınız? | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Longer than you can imagine. Get in, please. | Düşünebileceğinizden daha uzun zaman. Arabaya binin lütfen. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
It must be a real blow. | Büyük bir şok olmalı. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
To me too. | Benim için de öyle. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Stefan cheated on both of us. | Stefan ikimizi de kandırdı. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
He hid his true nature all his life. | Hayatı boyunca gerçek doğasını sakladı. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
So did l. | Ben de sakladım. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
He was scared to admit we were a couple of gays. | Eşcinsel bir çift olduğumuzu itiraf etmekten çekiniyorduk. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
I hope you'll believe me. | Bana inanacağınızı umuyorum. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
He lost, so we should let him go. | Kaybetti, bu yüzden gitmesine izin vermeliyiz. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
You shouldn't have returned. | Geri dönmemeliydin. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
That cheap line does not reimburse tickets. | Şu ucuz havayolları biletleri geri iade almıyor. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
I'll buy you another. Why you? | Size başka bir bilet alacağım. Neden siz? | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
I still feel responsible for him... No matter. | Onun için kendimi hâlâ sorumlu hissediyorum önemi yok. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
And second? You're my only chance. | Ya ikinci neden? Siz benim tek şansımsınız. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
I've never wanted a woman. | Daha önce bir kadına ilgi duymamıştım. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
You rouse my true passion. | Gerçek tutkumu açığa çıkardınız. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
To me? | Ben mi? | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
I'm with her at your residence. | Evinizde onunla birlikteyim. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Drive him to the residence from the hotel. | Onu evden alıp otele götür. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Say that I'm calling him. | Onu aradığımı söyleyin. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Make him wait next to the living room. | Oturma odasının bitişiğinde bekletin. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
When Angelo's number shows up on your cell, | Angelo'nun numarası telefonunda çıktığında.... | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
call him and open the door a crack. Go! | ...onu ara ve kapıyı arala. Git haydi! | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
I call Angelo? Stefan, stupid, | Abgelo'yu mu çağırıyorum? Stefan'ı, salak... | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
to let him see something. | ...bir şeyi görmesi için. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
What do I do here? | Ne yapacağım burada? | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Wait? Yes. | Bekleyecek miyim? Evet. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
I'll keep you company. Come. | Size eşlik edeceğim. Gelin. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Does the CEO have something to tell me? | CEO bana bir şeyler mi söyleyecek? | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
I can't tell you anything now. | Şu anda size bir şey söyleyemem. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Something warm? | Sıcak bir şeyler? | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
That's all I can show you. | Size bütün göstereceğim bu kadar. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
She hasn't come for you here as you see. | Gördüğünüz gibi, buraya sizin için gelmedi. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Sex and money as usual. | Her zaman olduğu gibi; seks ve para için. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
The CEO wanted you to see it with your own eyes. | CEO bunu kendi gözlerinizle görmenizi istedi. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Sorry. I didn't want to scare you. | Özür dilerim. Sizi korkutmak istemedim. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
My chauffeur may drive you to the airport to fly to Dublin. | Dublin'e uçman için şoförüm sizi havaalanına götürecek. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
And Stefan? | Ya Stefan? | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
No use crying. Do something. | Ağlamanın faydası yok. Bir şeyler yapın. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Better not see him now. | Onu şimdi görmesen iyi olur. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
He could even kill himself if he saw you. | Sizi görse kendini öldürebilir. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
You'd better go. | Gitseniz iyi olur. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Someone will attend you. | Size birisi eşlik edecek. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Drive the lady to the airport. | Bayanı havaalanına bırak. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
I know how you feel. I feel nothing. | Ne hissettiğini biliyorum. Hiçbir şey hissetmiyorum. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
I want it done and over with as fast as I can. | Bu işi olabildiğince çabuk bitirmek istiyorum. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Now, at night? Night's the right time for death. | Şimdi, bu gece mi? Gece, ölmek için iyi bir zamandır. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
But not with a pistol. I'd rather jump from a height. | Ama tabancayla değil. Yüksek bir yerden atlamayı tercih ediyorum. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
There're no heights here. | Buralarda yüksek bir yer yok. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
A string may be better. | Belki bir halat daha iyi olur. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
But where do I do it? Not here. | Ama nerede yapacağım? Burada değil. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
I know a place. Let me make a call first. | Bir yer biliyorum. Önce bir arama yapmam gerekiyor. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Where are you?! | Neredesiniz? | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Seems it's going to happen right away. | Şu anda olmak üzere gibi. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Please stand by, everybody. | Lütfen herkes hazırda beklesin. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Don't let him break his backbone when he hangs. | Asılı kaldığında belkemiğini kırmasına engel olun. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Just let him strangle himself. | Bırakın kendini boğsun. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
That's what I ordered. | Benim söylediğim de bu. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
I wonder why people tie their hands. | İnsanlar ellerini neden bağlar, merak ediyorum. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
Someone else always does it. | Her zaman bunu başka birileri yapar. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |
They don't do it themselves. | Kendileri yapmıyor. | Serce na dloni-1 | 2008 | ![]() |