Search

English Turkish WordTranslations Page 431

English	Turkish	Details
to capture	yakala
gotcha	yakaladım
hit, capture, seizure	yakalama
capture settings	yakalama ayarları
capture start	yakalama başlangıcı
capture stopped	yakalama durduruldu
capture source	yakalama kaynağı
hit ratio	yakalama oranı
capture password	yakalama parolası
capture window	yakalama penceresi
capture end, capture stop	yakalama sonu
capture filter	yakalama süzgeci
capture filters	yakalama süzgeçleri
acquisition and tracking radar	yakalama ve izleme radarı
answer seizure ratio	yakalama-yanıtlama oranı
capture method	yakalama yöntemi
to capture, to nab, to apprehend, to trap, to collar, to get hold of	yakalamak
capture trigger	yakalamayı harekete geçir
end capture	yakalamayı sonlandır
captured	yakalanan
capturing	yakalanıyor
to incur	yakalanmak
button-down	yakaları düğmelenmiş
gripper	yakalayıcı (robot)
phosphorescence in the sea	yakamoz
to buttonhole	yakasına yapışmak
collarless	yakasız
caustic	yakıcı
calories burned	yakılan kalori
caloriesburned	yakılankalori
to caramelize	yakılmış şeker yapmak
close	yakın
buddy, sidekick, crony, close friend	yakın arkadaş
camaraderie	yakın arkadaşlık
close reference	yakın başvuru
Near East	Yakın Doğu
Hot Contacts	Yakın Kişiler
nearby	yakın mesafede
close dots	yakın noktalar
soon, coming soon	yakında
upcoming	yakındaki
closely	yakından
close-up	yakından bir görüş ya da tanımlama
hot tracked	yakından izlenen
to appose	yakınına durmak
convergence	yakınlaşma
zoom	yakınlaştırma
to zoom	yakınlaştırmak
proximity, warmth, rapport, immediacy, affinity, propinquity	yakınlık
to moan, to bemoan, to grouch	yakınmak
convergent sequence	yakınsak dizi
convex lens	yakınsak mercek
convergence	yakınsaklık
convergence	yakınsama
convergence rate	yakınsama hızı
to converge	yakınsamak
to burn off	yakıp kül etmek
handsome	yakışıklı
to befit, to beseem	yakışmak
ascribable	yakıştırılabilir
fuel	yakıt
fuel flow (FF)	yakıt akışı
refuelling stop	yakıt alma durağı
dry empty fuel	yakıt tanklarının boş olduğunu ifade eder tersi wet dir (dolu)
wet	yakıtla dolu
dipper	yakkesici
Approx.	Yaklaşık
approximate size	yaklaşık büyüklük
approximate value	yaklaşık değer
approximation theory	yaklaşıklama kuramı
approximate	yaklaşıklamak
approximation theory	yaklaşıklık kuramı
approachable	yaklaşılabilir
approach	yaklaşım
approach control (Apr)	yaklaşma kontrol
homing beacon	yaklaşma radyo parıldağı
to near, to come up, to come near, to close in, to drawnear	yaklaşmak
approximation	yaklaştırım
incinerator	yakma fırını
to kindle, to scorch, to overcook, to combust, to burn up	yakmak
to light	yakmak (kibrit)
ruby, oriental ruby	yakut
lick off	yala
pompano, derbio	yaladerma
derbio	yaladerma balığı
watering hole	yalak
ass kisser	yalaka
entourage	yalakalar
entourage	yalaklar
reverberator	yalama
to lick	yalamak
fiction, lie, sham, humbug, prevarication	yalan
tell a lie	yalan söylemek
to spoof	yalan yutturmak
liar, lier	yalanci
stuffed vegetables with olive oil	yalancı dolma
bluespotted seabream	yalancı trança
to pretend	yalandan yapmak
contradiction, contradict, refutation	yalanlama
to refute, to controvert	yalanlamak